Soluduğumuz hava üst solunum yollarında, burundan akciğerlere yönelirken yumuşak hareketli dokuların arasından geçer. Bademcikler, dil kökü, küçük dil ve yumuşak damak bu yapılardır. Gün içinde kaslar tarafından gergin tutulan hava yolu uykuda bu kasların gevşemesi ile daralır ve içe doğru çöker.
Şayet bu dokular – yumuşak damak, bademcikler, küçük dil veya dil kökü – büyükse, solunan hava boğazınızdan geçerken dokular titreşir, hem horlama oluşur hem de havanın akciğere iletilmesi güçleşerek ani soluk durması gelişir. Boğazınızdaki bu dokular aşırı miktarda büyür ve hava akımını tama yakın daraltırsa hava akımı çok azalır, uykunun belli dönemlerinde oluşan bu durum “apne” olarak isimlendirilir.
Apne ne kadar sık aralıklı ve uzunsa, kandaki oksijen seviyesi o oranda düşer. Beynimiz bu duruma tepkisini aniden uyanarak ve kasların gerilmesini sağlayarak verir, solunum yolu tekrar açılır. Bu hadise gece boyunca defalarca tekrarlanır, uyanmasına rağmen kişi bu durumu hatırlamaz, kalitesiz sağlıksız bir uyku düzeni gelişir.
Burun kemik eğriliği, burun etleri, polipler, geniz eti büyümesi horlama ve düşük düzeyde uyku apnesine sebep olabilir. Alerji, enfeksiyonlar ve sigara dumanı da dokuların ödemlenmesine neden olarak horlama – apneye zemin hazırlar